Haftanın Kitaplığı – 26 Kasım 2018

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.

SARAYBOSNA SUİKASTI – GEORGES PEREC

Fransız edebiyatının ele avuca sığmaz yazarı Georges Perec’in, yakın zamanda ortaya çıkan elyazmaları sayesinde “ilk romanı” niteliğine kavuşan Saraybosna Suikastı tarihin soğuk gerçekliğiyle iç içe geçen haris bir aşk ve kıskançlık öyküsü.

I. Dünya Savaşı’nın müsebbibi gösterilen Franz Ferdinand suikastıyla, tutkulu bir âşığın kurduğu sinsi kumpas adım adım birbirini izler. Psikolojik tahliller metnin ana hatlarını çizerken Perec anlatıcı-yazar rolü üstlenir ve ilkgençliğinde çıktığı Yugoslavya seyahati göz önünde bulundurulduğunda, otobiyografik anlatıyla kurmaca arasında salındığı anlaşılır.

Çok katmanlı kurgular barındıran deneysel ve derinlikli yapıtlarıyla kültleşen Perec’in edebi dehasının ilk filizi.

AKILALMAZ BEYİN – HELEN THOMPSON

Akılalmaz Beyin

Helen Thomson’ın akılalmaz dokuz vakayı nörobilimdeki son bulgular ışığında incelediği ve insan beyninin gizemlerini aydınlattığı kitabı Akılalmaz Beyin, Murat Karlıdağ’ın çevirisiyle, April Kitap etiketiyle yayımlandı.

Thomson, dünyanın en acayip dokuz insanıyla beynin gizemlerine yolculuk ediyor. Bob, her şeyi hatırlıyor; Ruben, auranı görüyor; Tommy, kişilik değiştiriyor; Lousie, yok oluyor; Sylvia, sonsuz halüsinasyon yaşıyor; Matar, kaplana dönüşüyor; Sharon, sürekli yolunu kaybediyor; Graham, her güne ölü uyanıyor; Joel, başkalarının acısını hissediyor.
​Sayesinde şaşırtıcı keşifler ve icatlar yaptığımız beynimiz hakkında bildiklerimiz şaşırtıcı derecede sınırlı. Ödüllü bilim yazarı Helen Thomson insan beynine daha önce rastlanmamış bir şekilde yaklaşıyor. Beyinleri sıra dışı dokuz insanla birebir görüşüyor. Akılalmaz dokuz vakayı nörobilimdeki son bulgular ışığında inceliyor ve insan beyninin gizemlerini aydınlatıyor.

PLATO’DAN FREUD’A TERAPİ DİVANININ GİZLİ TARİHİ – NATHAN KRAVİS

Divan kullanımının kökenleri hakkında karanlıkta kaldığımız için psikanalistleri suçlayamayız. Terapi divanı onların uzmanlık alanlarının temel ve tartışmaya kapalı olarak kabul edilmiş simgesel bir demirbaşı olmasına rağmen, kaynağının hikayesi fazlasıyla karışık. Analitik tekniğin kısa ve basit bir şekilde anlatılan geçmişine meydan okuyor ve zaten hâlihazırda bir savaş halinde olan tedavi yönteminin pratisyenlerini, birçoğunun savunmacı ve şüpheci hissettiği karanlık bir öykünün içine çekiyor. Ne de olsa divanın psikanalizdeki kullanımı, üzerinde çalışılmamış bir konu. Duruş, seans sıklığı ya da psikanalitik tedavinin süresi hakkında tatmin edici bir deneysel araştırma yok. Birçok çeşitli sebep nedeniyle -gizlilik, metodolojik problemler, finansman eksiği gibi- psikanaliz üzerine klinik bir araştırma yapmak son derece zor. Bu alandaki birçok insan şu an bu açığı kapatmak için çalışıyor olsa da söz konusu tekniğe dair mühim sorular olduğunda analistler genelde kılavuz olarak klinik geleneklere veya kendi tecrübelerine güveniyorlar.

Deneysel araştırma bulgularının yokluğunda, birçok analist kendi teknikleri için klinikle ilgili eski zaman bilgilerinden ve tedavi edici eylem teorilerinden destek alıyor. Divanın simgesel konumu göz önünde bulundurulduğunda, kullanımı ilginç bir şekilde eksik kuramlaştırılmış. Neredeyse hiçbir konuda bir teori oluşturmadıkları için analistlerin sık sık azarlanıyor oldukları düşünüldüğünde, bu çok daha şaşırtıcı bir hal alıyor.

Freud meşhur cümlesinde tüm gün onlara bakmaya dayanamadığı için hastalarını divana yatırdığını söylüyor. Bu pek de bir teori sayılmaz.

Nathan Cravis psikanalizin en önemli temsilcisi olan terapi divanının kökenlerini ve oluşum sürecini anlatıyor. Kullandığı nükteli dil ve tasvir edici görsellere bayılacaksınız.

CİHAT DUMAN – OLMA BORCU 

Cihat Duman’dan “Olma Borcu”

Şair Cihat Duman, şiir külliyatına esaslı ve ontolojik bir tuğla daha ekledi ve son kitabı Olma Borcu’nu yayımladı. Kitabın editörlüğünü Yavuz Türk üstlendi. Kapakta yer alan illüstrasyon Nazım Dikbaş’a ve tasarım Memed Erdener’e ait.

İnternetin olmadığı bir dünya artık hayal edilemiyor. Bu durum Cihat Duman şiiri için de geçerli: Onun olmadığı bir günümüz şiiri artık namümkün. Çünkü o, kendi çağının diliyle ve zamanın argümanlarıyla kuruyor şiirini. Kitabı Robinson Crusoe 389’dan satın alabilirsiniz.

“arkasından konuştuğun

hakkında fikirler telef ettiğin

belki kırmızı giyer diye yeşil giydiğin

bir fil müddeti dağlı kaldığın o çarpık çelişkiyi

sapsarı bir neşeyle katlandığın hastalığa sebep görebilirsin

bunu ona söyleme bunu ona anlat ve ağlat

tımarlı sipahiler ve köy korucuları duysun

küre-i arzın bütün plastik halkları adına

çıkarılmamış bir savaş gibi

öksürülmemiş bir mikrop gibi

ben bir acı sandalyesiyim

denge kusuyorum

bıktığım denge”

KARAMEL KOKULU ÖYKÜ OKULU – HANZADE SERVİ

Karamel Kokulu Öykü Okulu

Hanzade Servi’nin kaleme aldığı Mert Tugen’in resimlediği ve çocukların içindeki esin perisini uyandırıp öykü yazmaları için kılavuzluk edecek Karamel Kokulu Öykü Okulu adlı kitap Tudem Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Yazmaya heves edip bir türlü nereden başlayacağına karar veremeyen 9 yaş ve üzeri okurların yolunu ışıtacak bu renkli başvuru kitabı, çeşitli ipuçları ve eğlenceli alıştırmalar eşliğinde, öykü yazmaya dair zihinlerdeki bütün sorulara açıklık getiriyor. Kitap, sadece öyküyle sınırlı kalmayıp, işi büyütüp ileride kitap yazmak isteyen geleceğin yazar adaylarına, yazıp bitirdikleri kitabın hangi aşamalardan geçeceği ve nasıl yayınlanacağı ile ilgili küçük ayrıntılar da sunuyor.

​Servi’nin, kitabın sonunda okurları için hazırladığı sürpriz, içindeki yazarı yeni keşfetmiş ya da çok yakında keşfedecek olan çocukları yaratıcılığın sınırlarında kalem sallayacakları coşkulu bir öykü deneyimine davet ediyor.

What's your reaction?

tr_TRTurkish