Haftanın Kitaplığı – 5 Mart 2018

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.

KARDEŞİNİ DOĞURMAK – BÜŞRA SANAY

Kardeşini Doğurmak elini taşın altına koymaktan çekinmeyen bir kalemin ürünü… “Direkt büyüdüm, büyüttüler”

“Büşra Sanay insanlığın  en karanlık noktasına, en bağışlanmaz suçuna büyük bir cesaretle eğiliyor ve ne kadar acı olursa olsun gerçeğin gözünün içine bakmaya çağırıyor bizi. Belki de arınma, bu yüzleşmelerle gelecek. Büşra gibi duyarlı insanların acı çekme pahasına yazdığı, böyle önemli kitaplarla… Okurken sarsılacaksınız hem de çok sarsılacaksınız. Sanırım gerekli olan da bu…”

– Zülfü Livaneli –

Türkiye’nin en mahrem yerinde görülmeyen, görmezden gelinen bir yara: Ensest. CNNTürk haber spikeri Büşra Sanay, yıllarca süren titiz bir çalışmayla ensest mağdurlarından ailelere, sosyologlardan ilahiyatçılara, hukukçulardan eğitimcilere, psikologlardan adli tıpçılara kadar her kesimden insanla konuşarak Türkiye’nin ensest tablosunu ortaya çıkardı.

ASİ KIZLARA UYKUDAN ÖNCE HİKAYELER – ELENA FAVİLİ, FRANCESCA CAVALLO

Her yaştan okurun baş ucu kitabı haline gelen Elena Favilli ve Francesca Cavallo’nun yazdığı, Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler kaldığı yerden yeni asi kızlarla devam ediyor. İkinci kitabıyla Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler, hep kitap etiketiyle 28 Şubat’ta raflardaki yerini alacak.

​Avrupa’da ilk kez, İngiltere ile aynı anda Türkiye’deki okurlarla buluşacak. Kitapta bu kez bizim için bir sürpriz var: Selda Bağcan! Bağcan’ın da aralarında bulunduğu yüz asi kadının ilham verici maceraları, olağanüstü illüstrasyonlarla renklenmiş hayatları masalsı bir anlatımla gözler önüne seriliyor.

NAİF. SÜPER – ERLEND LOE

Erlend Loe'dan

Norveç’in en çok okunan yazarlarından, ülkemizde Doppler romanıyla tanınan Erlend Loe’nun yirmi dilde yayımlanan romanı Naif. Süper, Siren Yayınları etiketiyle 8 Mart’ta raflardaki yerini alacak.

Dilek Başak’ın dilimize çevirdiği kitapta ​Loe, bu romanda karşımıza son derece sempatik ve kafası bir o kadar karışık bir kahraman çıkarıyor ve onun anlam arayışına ortak olmamızı sağlıyor. Yirmi beşine basmasına rağmen dünyaya uyum sağlayamadığını, amatörlüğüyle yaşamdan dışlandığını hisseden naif kahramanımız, zaman hızla akıp giderken insanların her sabah uyanıp koşa koşa işe gitmesi karşısında şaşkınlığa uğruyor ve yaşadığı buhranın devasını kitaplarda, ormanlarda ve oyuncakçı dükkanlarında arıyor. Bu romanın evreninde en karmaşık kuramlar en basit gerçeklerle aynı ağırlığı taşıyor ve yaşamın her saniyesi aynı ciddiyeti hak ediyor… Hayatın anlamı mı dediniz? Liste yapmanın güzelliğinde, oyun oynamanın öneminde ve anların -veya sayfaların- arasında bir yerde yatıyor ve onu keşfetmenizi bekliyor.

MORİ – ATİLLA YAŞRİN

Mardinli yazar Atilla Yaşrin’in yeni romanı “Morî”, Yitik Ülke Yayınları’nca yayımlandı. Güçlü anlatımı ve ustaca kullanılan sözcüklerin kültürel kodlarıyla derin göndermelere sahip olan eser, şiirsel yapısıyla da dikkat çekiyor. Morî, çocukluk kuyusunda biriktirdikleriyle çıktığı yolculuklarına, hışt hışt’lara duyarsız kalamaz. Onun bu yolculuklarına eşlik ederken bizler de kendimizi, çocukluk kuyumuzun başında buluveririz.

Bir yangının külü olan Morî; bize, toprakta yaralarımızdan düşen kabukları aratırken kimimizi bir kuyunun dibine, kimimizi bir perdenin desenlerine düşürür, kimimizi de bir bulutun kuyruğuna takar. Her “ben”i çocukluk kuyusunda aratır.

Çocukken renkli renkli bilyelerimiz arasından bazılarını renklerinden ve şekillerinden dolayı diğerlerinden ayırır, ayrı bir kavanoza veya torbaya koyardık, onların uğur getirdiğine inanırdık. Büyüdük, insan biriktirdik; ama alışkanlığımız hiç değişmedi. Bu defa da insanları niteliklerine göre özel kavanozlara ayırdık. Herkesin kendisini Morî ile kıracağı bir roman.

KAYBOLUP GİDEN BİR KADIN – WİLLA CATHER

Kaybolup Giden Bir Kadın, Willa Cather’in belki de en ünlü yapıtı. 1923’te yayınlanan roman, Marian Forrester’in, içi yaşama tutkusuyla dolu, büyüleyici bir kadının öyküsünü anlatıyor.  Kocası emekli demiryolu müteahhidi Yüzbaşı Forrester kendisinden oldukça yaşlıdır. Olaylar, Batı Amerika’nın uçsuz bucaksız düzlüklerini kat eden demiryollarının yapıldığı dönemde, kurmaca bir kasabada Sweet Water’da geçer. Yeni ekonomik gelişmeler karşısında yüzbaşının inandığı değerlere bağlılıkta direnmesi hem onu, hem evini yıkıma sürükler. Ölümünden sonra karısı Marian parasal sorunların, yaşama tutkusunun getirdiği bunalım içinde bocalar, giderek tükenir.  Önceleri herkesin hayran olduğu, saygı duyduğu kadın, kasaba halkının kınadığı, değer vermediği bir kadın olur ve kaybolup gider. Ta ki,  bir rastlantı sonucu,  olup bitenlere tanıklık eden Niel onunla ilgili bir şeyler işitinceye kadar.

Kaybolup Giden Bir Kadın, incelikli bir duyarlıkla örülü bir yapıt, gerek sözcük seçimi, gerek sözdizimiyle bir şiir tadında. İç fırtınaların taştığı, dışa vurduğu bölümler,  çarpıcı, gerilimli bir tiyatro yapıtı sahnesi kadar etkileyici. Ve bütün bunlar olağanüstü bir sadelik içinde…

AGATHA CHRİSTİE’NİN GERÇEK HAYATI – ANNE MARTİNETTİ, GUİLLAUME LEBEAU

Agatha Christie'nin Gerçek Hayatı

Anne Martinetti ve Guillaume Lebeau’nun hazırladığı Alexandre Franc’ın çizimlerini yaptığı Agatha – Agatha Christie’nin Gerçek Hayatı isimli çizgi roman Karakarga Yayınları etiketiyle yayımlandı.

​Agatha Christie’nin hayatı, kurgusu kadar gizemli ve olaylıydı. Özenle çalışılmış bu çizgi roman, suç romanı kraliçesinin İngiltere’deki çocukluk yıllarından, İstanbul’a ve Mezopotamya’ya uzanan yıllarına kadar izini sürüyor. Agatha, seyahat eden, uçan, sörf yapan, özgür ruhlu ve modern bir kadını tanıtıyor. 1926’da Christie’nin ortadan kaybolduğu gizemli bir döneminin etrafında dönen kitap, 20. yüzyılın en sevilen suç romanı yazarının ilgi çekici ve eğlenceli bir araştırması.

What's your reaction?

tr_TRTurkish